"Jeo-Kültürel Havzamız Orta Asya" Konusunu Tüksoy Genel Sekreter Yardımcısı Prof. Dr. Fırat PURTAŞ´tan dinledik.
Orta Asya ile Türkiye arasındaki kültürel bağların ne denli güçlü olduğunu bölgeye yaptığı 90’lı yıllardaki seyahatlerinde fark ettiğini belirten Prof. Dr. Fırat Purtaş, coğrafi olarak Anadolu’nun “Küçük Asya” veya “Küçük Türkistan” adıyla Orta Asya’nın ise “Büyük Türkistan” olarak bilindiğini belirtti.
Bölgenin daha sonraki dönemlerde Doğu ve Batı Türkistan adlarıyla ikiye bölünerek tanımlandığını 20. yüzyıl başlarında "Çin Türkistanı" ve "Sovyet Türkistanı" isimleriyle bilindiğini aktardı. Dana sonra da farklı idari isimlendirmelerin kullanıldığını son dönemde ise coğrafi isimlendirme olan Orta Asya ifadesinin kullanıldığını söyledi.
Bölgenin etnik ve sosyolojik yapısına da değinen Purtaş, 19. yüzyıldan itibaren Sovyet idaresine giren bölgede 20. Yüzyıl başlarında ortak dil olarak Çağatay Türkçesinin kullanıldığını ve yoğunluklu olarak tek bir etnik unsurunu yaşadığını yani birlik ve beraberlik oluşumu için müsait bir yapının olduğunu söyledi. O dönemdeki Orta Asya’yı İngiliz sömürgesinde olan Hindistan bölgesiyle mukayese eden Prof. Purtaş, Hindistan’da çok sayıda etnik unsurun yaşadığını, çok farklı dillerin konuşulduğunu, ortak dil olan İngilizcenin bile sadece nüfusun yüzde 1’i tarafından bilindiğini belirtti ve tespitini sürdürdü. ”Hindistan’da milli birlik ve beraberlik ruhu yoktu zaten ama Hindistan 20 yılda ulus devlete dönüşürken Sovyetler idaresindeki bölgede bir sürü devlet ortaya çıkardı.”
Prof. Purtaş konuşmasında Orta Asya Birliği gibi meselelere ve bölge ülkelerinin bu tür projelere yaklaşımına da değindi. Türk Dış Politikasında bazen Avrupa Birliği ve Orta Doğu gibi bölgelerle ön plana çıksa da bağımsızlığını 90’lı yıllarda kazanan Orta Asya Türk Cumhuriyetleriyle ilişkilerin her zaman ayrı bir öneminin olduğunu belirtti. 90’lı yıllarda Türkiye ile kardeş Orta Asya ülkeleri arasındaki ilişkilerin “romantik dönemden” geçerek “gerçekçi” bir boyuta ulaştığını ifade etti.
Prof. Purtaş ayrıca, Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu projesiyle ve boğazın iki yakasını birleştiren Marmaray Projesiyle Orta Asya’dan yüklenen emtianın kesintisiz bir şekilde Londra’ya kadar demiryolu ile ulaşabilmesi imkânı kazandırmakla tarihi İpek Yolu’nun yeniden canlandırılmaya çalışıldığını hatırlattı.
Orta Asya ülkelerinin bağımsızlıktan günümüze kat ettiği gelişmelere de değinmeyi ihmal etmeyen Prof. Purtaş, bölgedeki “Rusya faktörü” ve özellikle kültürel etkileşim boyutundan da bahsetmiştir.
Konuyu tarihi, diplomatik, politik, sosyolojik, ekonomik ve kültürel yönleriyle derinlemesine irdeleyen TÜRKSOY Genel Sekreter Yardımcısı Prof. Dr. Fırat Purtaş, konuşmasını TÜRKSOY’un misyonu ve faaliyetleri hakkında bilgi vererek bitirmiştir.