Ulusal Kimliğimizin İdeolojik Formu
2 Mayıs 2016

Ulusal Kimliğimizin İdeolojik Formu
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Google plus'da paylaş Yazdır
 

Yazar Necmettin Evci ile “Ulusal Kimliğimizin İdeolojik Formu” adlı söyleşimiz, benlik, kimlik, fıtrat, tabiat gibi kavramların etimolojik yapısı ve anlamları üzerine gerçekleştirdiği beyin fırtınası ile başladı.

Daha sonra tarihte millet kelimesinin hangi anlamlarda kullanıldığı üzerine bilgiler ve örnekler veren Evci, konuyu teferruatlı bir şekilde anlamak ve dimağlarda konumlandırmak için tarihi köklerine indi.

Konunun tarihi ve felsefi alt yapısını harikulade bir şekilde temellendiren Necmettin Evci çok sayıda düşünür, kavram, dönem, yaklaşım ve etkenden bahsederek bilgi deryasında katılımcıları gezintiye çıkardı. İşte o gezintiden notlar;

*Protestanlar ile Katolikler arasındaki ilk çatışmanın “Hz İsa’nın Tanrının oğlu olup olmadığı” yönündeki tartışmayla başladığını vurgulayan Evci, bu yüzden İznik Konsülünün yapıldığını hatırlattı ve sonrasında sürecin izini sürerek Hristiyan dünyasındaki ekol ve felsefelerden de bahsetti. O güne kadar tevhit üzere olan Patristik Hristiyanların çoğunun İznik Konsülü sonrasında Müslüman olduğunu kaydetti. Püriten Hristiyanlığa dair bilgiler veren konuğumuz, “Püriten Hristiyanlar ister Katolik ister Ortodoks olsunlar derviş misali dünya zevklerinden uzak durmuşlardır” dedi.

*Avrupa tarihine dair tarihte iz bırakan önemli olaylara da değinen Evci, 8. Yüzyılda Avrupa’nın en önemli kütüphanesinde sadece 400 kitap varken Endülüs’teki kütüphanelerde 400 bin eser olduğunu, aradaki uçurumun birçok nedeni olmakla birlikte belki de en önemli sebebinin İslamiyet’teki Hac farizası olduğunu belirtti. Zira Hacca gelirken bilginlerin elindeki bilimsel çalışmaları ve buluşları Hac farizasını yerine getirirken bir yandan da ilim meclislerinde birbirleriyle paylaştığını ve bilgi-buluşun buradan tüm İslam beldelerine yayıldığını, bunun da o günkü koşullarda müthiş bir etkileşim ve iletişim aracı haline geldiğini söyledi.

*Evci “ Batı kavramı bize Avrupa’dan gelmiştir. Zira o günlerde Avrupa’da ilerlemenin sembolü haline gelmiş yer Avrupa’ya göre daha batıda olan Endülüs’tü. Onlar da bu yüzden Endülüs’e hep Batı derlerdi” dedi.

*Avrupa’daki Müslüman tüccarların faaliyetleriyle Avrupa’yı o dönemlerde etkilediğini anlatan Evci, Kilisenin bunun önüne geçmek için bir anlamda feodal beylerin ticaret yapmalarını temin etmek için halktan uzakta oluşturulan ortak ticaret noktalarını Müslüman tüccarlara adres gösterdiğini ve buraların da “Burg” olarak anıldığını, bu yüzden de Avrupa’da birçok yerin Hamburg, Strazburg, Petersburg gibi isimlerle anıldığı bilgisini verdi.

*Avrupa’da toprak yerine paranın egemen olmaya başladığı sürece ilişkin çarpıcı tespitler de yapan Yazar Evci, Burjuvazi’nin ortaya çıkmasıyla Avrupa’daki dengelerin alt üst olduğunu söyledi. Böylelikle değerlerinden uzak, paranın konuşulmaya başladığı ve dünyanın ahiretin önüne geçtiği bir toplumsal yapının ortaya çıktığını belirten Evci, bu zihniyetin amaçlarına ulaşmak için toplumu değerlerinden uzaklaştırmayı esas aldığını söyledi.

*İnsanları inançlarından soğutan, değerlerinden ve kültürlerinden koparan yeni bir tasarımla biçimlenen toplumsal zihniyet Fransız İhtilaline giden yolu açtı diyen Evci, millet ile ulus kavramlarının farklarına dikkat çektikten sonra sürecin Yakınçağ’da Osmanlı’yı da etkilemeye başladığını söyledi.

*Avrupa’daki yüzyıllar süren bu zihni değişimin sonrasında 20. Yüzyılda Osmanlı’nın yıkılışıyla başlayan süreçte topluma herhangi bir alt yapısı olmaksızın aynı değişimin dayatılmaya çalışıldığını anlatan Evci, kendine özgü konular arası bağlama teknikleriyle Cumhuriyet Dönemine de ışık tutarak “Ulusal Kimliğimizin İdeolojik Formu” nu belleklere kazıdı.

Önceki Sonraki
Burs
Duyuru
E-Bülten
Listemize kaydolarak derneğimizin yapacağı tüm yeniliklerden önceden haberdar olabilirsiniz.
Ad - Soyad :
E-Mail Adresi :
Telefon No :